{ "title": "İnsülin Hormonu", "image": "https://www.insulindirenci.gen.tr/images/insulin-hormunu.jpg", "date": "19.01.2024 22:10:13", "author": "Tunçaslan", "article": [ { "article": "
İnsülin hormonu, vücuttaki karbonhidrat özüştürmesinin düzenlenmesinde glukagonla birlikte etkili olan, polipeptit yapılı ve moleküler ağırlığı 5,8 kDa olan bir hormondur. Vücutta pankreas hormonal salgı birimleri Langerhans adacıklarında salgılanan insülin, kan şekerini düşürücü etkiye sahiptir. Aynı zamanda yağ ve protein mekanizmaları üzerinde etkili olan insülinin değişimi, vücutta önemli değişimlere neden olur. İnsülin hormonu vücutta tam olarak yoksa Tip 1 diyabet hastalığına, azlığı veya insülin direnci olması durumunda Tip 2 diyabet hastalığına neden olur. İnsülin endüstriyel olarak üretilerek, Tip 1 ve Tip 2 diyabet tedavisinde vücuda dışarıdan verilir. Langerhans adacıklarında başka hormonlarda salgılanmaktadır. Bu hormonların içinde olan glukagon, vücutta herhangi bir sebepten dolayı kan şekeri düştüğünde bu değerin yükseltilmesi için devreye girer. İnsülin tedavisinde hipoglisemi kan şekeri düşüklüğü olan kişilerin acil tedavisi sırasında kullanılan glukagon, ilaç olarak kullanılan bir hormondur.

İnsülin hormonunun etkileri nasıl olur?

Moleküler ağırlığı 5,8 kDa olan, 51 aminoasitli bir polipeptit yani protein hormonu olan insülin, beta hücresinin ilk önce 84 aminoasitli tek zincir biçiminde ön hormon olan proinsülin oluşturmasıyla başlar. Daha sonra beta hücresi bölümlerin birinde proinsülini işler. Bu arada insülin kullanıma hazır hale getirilir. Hazır hale gelen insülin hormonu besinler alınmaya başladığı zaman, kanda şeker seviyesinin yükselmemesi ve kana hızla karışabilmesi için hücre zarının yanında paketlenmiş olarak bekletilir. Kanda glikoz seviyesi artınca, glikozda beta hücresine daha hızlı girer. Beta hücresinde bulunan bir enzim hücre içinde daha önce hazırlanan adenozin trifosfattan bir fospatı alarak, hücre içine girmiş olan karbon atomunu bağlar. Bu kimyasal reaksiyonun sonucunda, bir glikoz, 6 fosfat molekülü ve adenosin difosfat molekülü meydana gelir. Bu sayede hücre içindeki adenozin trifosfat azalmış olur. Hücredeki potasyum düzeyi, dışarıdan daha yüksek olduğundan bu farktan dolayı hücre mebranı elektriksel şekilde polarize olur. Hücre içindeki potasyumun yüksek olmasının nedeni, hücre zarında bulunan potasyum kanalının adenozin trifosfat tarafından çalışamaz duruma getirilmesindendir. Glikozun fosforilasyon olmasıyla, hücredeki enerji kaynağı adenozin trifosfat seviyesinin azalmasıyla birlikte potasyum kanalı çalışır hale gelir. Bu sayede potasyum hücre dışına atılmaya başlar. Bu hücre içindeki potasyum seviyesini azaltır. Zarın depolarize olmasıyla birlikte kalsiyum kanalı açılır. Kalsiyumun hücre içine girmesiyle birlikte, hücrenin içinde bulunan kalsiyum oranı artar. Kalsiyum miktarının artması, paketlenmiş olarak bekleyen insülini hücre zarına doğru iten bir unsurdur. Bu sayede insülin kan damarlarıyla vücudun her tarafına ulaşır ve metabolizmayı etkiler.

İnsülin hormonu neden önemlidir?

İnsülin kanda serbest dolaşan şekerin hücre içine girmesini sağlayan bir hormondur. Bu sayede kanda şeker seviyesi düzenlenir ve yaşam enerjisi sağlanmış olur. Tüketilen besinlerin enerji olarak kullanılabilmesi için, vücutta yeteri miktarda insülinin olması ve bunun etkili olması gerekir. Şeker hastalarında pankreas insülini yeteri kadar üretemez ya da üretilmiş olan insülin gerektiği gibi kullanılamaz. Bu durum kan şekeri seviyesinin yükselmesine sebep olur. Bu gerçekleşirse insülinin vücuda dışarıdan sağlanması gerekir.
" } ] }