{ "title": "İnsülin Direnci Sendromu", "image": "https://www.insulindirenci.gen.tr/images/insulin-direnci-sendromu.jpg", "date": "19.01.2024 09:41:18", "author": "Sevda kocaman", "article": [ { "article": "İnsülin Direnci Sendromu, bir modern yaşam hastalığı olarak bilinmektedir. Genellikle hareketsiz yerlerde çalışan bireylerde olan insülin direnci sendromu görülme sıklığı ülkemizde sürekli artış göstermektedir. İnsülin direnci sendromu, vücutta şeker ve insülin değerlerinin dengesizliği sonucu kan yağlarındaki artış ve bel çevresinde yağlanma olarak ortaya çıkmaktadır. İnsülin direnci sendromundan en çok etkilenenler; masa başında oturan, düzensiz beslenmesi olan, yoğun stres altında çalışan kişilerdir.

İnsülin direnci sendromu insanın yaşı büyüdükçe kalp ve şeker hastalığına yakalanma olasılığını arttıran bir sendromdur. Bu sendrom ortaya çıkmadan önce, ortaya çıkaracak faktörleri ortadan kaldırmak gerekmektedir. İnsülin direnci bozulmuş glukoz kullanımı, hipertansiyon, kötü kolesterol artışı, iyi kolesterol azalması, karın çevresi şişmanlığı ve yemek sonrası kan yağlarının yüksekliği insülin direnci sendromunda risk faktörleri içerisinde sayılabilmektedir. Şeker hastalığı olmaksızın insülin direnci sendromuna sahip kişilerde kalp damar hastalıklarının görülme sıklığı fazlalaşmaktadır.

İnsülin direnci sendrom sıklığı yaş ve vücut artışıyla artmakta ve toplumlara göre değişkenlik gösterebilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri'nde insülin direnci sendrom sıklığı 20 yaş ve üzeri kişilerde %27 görülmüş ve kadınlarda daha fazla olarak artış gösterdiği belirlenmiştir. Ülkemizde 2004 yılında yapılan METSAR araştırma sonuçlarına göre insülin direnci sendrom sıklığı %35 olarak saptanmıştır. Bu araştırmaya göre kadınlarda insülin direnci sendrom sıklığı erkeklere göre daha fazla görülmüştür. Araştırmaya göre kadınlarda %41.1, erkeklerde %28.8 olarak belirlenmiştir. Bu araştırma sonuçlarına göre bel çevresi sınırları erkeklerde 102 cm, kadınlarda 88 cm olarak saptanmıştır. Kabul edilen sınır 94-88 cm sınırları olduğundan insülin direnci sendromu için bel çevresi sınırı oranı gittikçe daha da yükselmektedir. Bunun gelişiminde ailesinde kilo fazlalığı, tansiyon yüksekliği, kan yağlarında dengesizlik gibi sorunlar var ise ve buna çevresel faktörlerde eklendiyse rahatsızlığın gelişmesi maalesef kaçınılmazdır. Modern hayatın getirdiği hareketsiz yaşam ve yüksek kalorili beslenme sendromun ortaya çıkmasında önemli etkendir.

İnsülin Direnci Sendromunun En Yaygın Kabul Edilen Tanımlama Kriterleri

Bel çevresi şişmanlığı erkeklerde; >94 veya >102 cm, kadınlarda >80 veya >88 cm'dir.

Trigliserit yüksekliği ≥150 mg/dl 'dir.

HDL kolesterol düşüklüğü: Erkeklerde<40 mg/dl, kadınlarda <50 mg/dl'dir.

Kan şekeri yüksekliği: Açlık kan şekeri ≥100 mg/dl Kan basıncı yüksekliği: ≥135/80 mmHg 'dir.

Bu kriterlerden herhangi üçünün kişide bulunması insülin direnci sendromu olarak kabul edilir. Diyabet federasyonunun açıklamasına göre bu üç kriterden birinin mutlaka 'bel çevresi şişmanlığı' olmak zorundadır.

Tedavisi

İnsülin direncinin en etkili tedavi yöntemi önlem almaktır. Hastalığın hiçbir belirtisi olmayan kişilerde erken yapılan laboratuvar tetkikleri bu kişinin İnsüline karşı dirençli bir vücudu olduğunu gösterir. Bu durumda yapılacak işlemler; kilo kaybı sağlanması, düzenli egzersiz yapılması, sağlıklı beslenilmesi ve kesinlikle sigara kullanılmamasıdır. Düzenli yapılan fiziksel aktiviteler insülin direnci sendromunu düzeltir ve kan şekeri, kan yağları, kan basıncını kontrol altına alır. En uygun ve etkili tedavi yöntemi kilo vermek, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersizdir.
" } ] }